18 Mayıs 2011 Çarşamba

Ensemiz Karadır Abiler

Ensemiz karadır abiler. Gözümüz hep yere bakar, başımızla beraber. Ve güneş asla gizlemez kendini, tarladaki bir ırgattan. Gösterir ve verir bütün sıcaklığını, kaçak dövüşmez ırgat ensesiyle.

Sahi ağam, senin ensen hiç güneş gördü mü? o kalın ensen? Sahi ağam o ense nasıl kalınlaştı o kadar? kafanı çevirmen saatler alıyor olabilir. Ağalık zor zanaat olsa gerek. Düşünsene; marabalara emir vermek için, kafayı saatlerce çevirmeyi beklemek, çaba göstermek zor iş. Çok terliyorsundur haşmetli ağam. Dur terini sileyim.

Tamam kahya efendi, dur hemen alma odunu eline, gidiyorum. Sırtım alışıktır aslında oduna, yatak bellediği bile olmuştur haşmetli ağam sayesinde ama bugün pek narin oluverdi, çok desteksiz, yalnız kaldı sırtım. Yumuşak karnım, sırtıma yapıştı galiba, ondandır nariniyetim.
Toprağı geniştir ve haritalar
Soytarılarla doludur
Köylüleri göstermez.
-İbrahim Tenekeci
Zahit bizi tan eyledi*. modern zamanlarda 'güneşi gösterdi' veya 'ışığın içinden bir aksakallı dede “geeel geel” dedi' de diyecekler ama ben söylüyorum ki, siz bilin: Zahit bizi tan eyledi. Bugün dünyanın tüm ensesi kara köylüleri, dünyanın tüm faşo ağalarına karşı kazma kaldırıyor efendiler. Zahit bizi tan eyledi.


Efendiler! Bahsi geçen köylüler sadece şalvarlı, puşili, “orada bir köy var uzakta” dizelerindeki uzak köyün sakinleri değildirler. Saçı briyantinli, ceketi jilet, gömleği kolalı, kalıp sabunu kılıklı, bond çantalı metropol köylüleri de mevz-u bahistir benim gönlümde. Bu böyle biline. Zira onların da ensesi karadır, florasanlardan.

Kahya! Ensesi kalın ağamın, sırtı nasırlı, sırtlanı! Tüm dünyadaki dış mihrakların iç uzantısı. Kaypak kahya! Bugün senin de yüzünü gördüm ilk kez. Zahit bizi tan eyledi, ışık açıldı yüzler göründü. Çok çirkinsin gözüm söylemedi deme. Bir söz var bildin mi? Hani İçli, güzellikli, yüze vurmalı. Heh işte sende de aynı mantıkla tersi zuhur etmiş. Seni çirkin soytarı.

Kahya! şimdi al o odunu eline. Artık gönlüm tok, sırtım pek, toplandık nasılsa.

Tüm dünyadaki bütün kahyalar ve ağalar, şunu unutmayın: o odunların ağaçlarını biz büyüttük. Bundandır ki; o odunlar ne ensesi kalın ağaların emirlerini dinlerler, ne de kahyaların aracılıklarını kabul ederler. Bazı odunları; kendi büyüttüğümüz, meşelerden, bazılarını kayınlardan, bazılarını ise bilgisayarlardan kesip elde ettik. Onlar bizimdir. Zahit bizi tan eyledi ve yüzler göründü.

Biz daha kalabalık ve güçlüyüz aslında efendiler! bilin diye söylüyorum.

-----------------------------------------------------
(*)Erkan Oğur - Zahit Bizi Tan Eyleme

8 yorum:

FKH dedi ki...

o zaman tekrar edelim:

-ensemiz kalındır abiler. hey hat ensemiz kalındır.

GregorSamsa dedi ki...

Şiirimiz de karadır abiler.
benden selam olsun ece ayhan'a

mistrafantastic dedi ki...

gayet güzel gregorum samsam. kalemine sağlık.

GregorSamsa dedi ki...

sağolasın gözüm. eksik olma. :)

GregorSamsa dedi ki...

sağolasın efem, çok teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Beğenmem mi yazını, ben de proleter evladı proleterim en azından:)

N.Narda (zamanında bir türlü gönderemediğim yorumları anonim gönderiyorum da ; gmail hesabımla gitmiyor bir türlü)

GregorSamsa dedi ki...

ahh çok sağol cancağızım.
hepimizin ensesi kara sayılır bi'yerde :)

Cüneyt Ateş dedi ki...

Ensesi beyazlar değil, ensesi karalar okusun. :)

Yorum Gönder