Yürüyorum. yürümekte bir marifet yok ki. ayağı olan yürüyor. Dahası olmayanlar bile yürüyor. Dahası omurgasızlar bile yürüyor. Yürümek bir gitmek biçimi. Yürüyoruz işte.
-ah şu sonlardaki iyelik ekleri. yürüyorumdan, yürüyoruza bir mutluluk uzaklık.
Yürüyorum. Yerde ıslanıp çamurlanmış bir gazetenin arka sayfa güzelini görüyorum, çamur çok yakışmış. Bir şişeye değiyor ayağım. Vuruyorum tekmeyi. Sonra ufak bir taş, sonu aynı. Ama ufak bir taş, yani büyük değil, büyük olsa korkardım, vurmazdım da zaten.
Bakın bu şehri ben kurdum ben büyüttüm ama sevemedim.
-Turgut Uyar
Büyükçe bir taşa tekme atmakdan bile korkar oldum. Halk otobüsüne orta kapıdan binmekten, caddede kimsenin yürümediği tarafta yürümekten, dönüp ters bakarlar diye yolda insanlara çarpmaktan, laf atarlar diye kardeşimi dışarı salmaktan, laf atarım diye şuh kadınlardan korkar oldum.
Oldurdular aslında, ey şehr-i muğlak! İstanbul, Mekke, Kudüs, Roma, Paris, Atlantis, Babil, İskenderiye veya herhangi bir Dünya şehri, hiç biri senin kadar batmadı dibe. Hiç mi ders almadın onlardan? Gamsız baykuşları, uğursuz trolleri, yaralı sırtlanları, kambur hobitleri, vebalı zarganaları, fahişe domuzları kabul ettin içine.
Dışarıdayım mecburen veya kalmadı hiç bir yerde her hangi bir içeri.
-Ey şehr-i muğlak! Etrafım sarılı ve korkuyorum gazabından.
8 yorum:
sağolasın efem. bu uzun olmasını plandığım bir hikayenin teaser'ı gibi bi'şey aslında. uzun versiyonu elbet gelecek :)
Hımm, bekliyoruz ama gerçekten.
tamamdır efem. emir telakki ettim :)
@gürhan: çok sağolun. beğenmenize sevindim.
biz buradayız yine bekleriz.
ne güzel ve derin bi başlangıç yürümekte bir duruş biçimi işte
devamı da aynı gitsin diye dua etmek var şimdi.
dualar şehrin hüzünlü kıyılarına vursun o zaman
Yorum Gönder