Dönme dolaplar; renkler; en kaçak, en masum ve en yasaklı yıllar; salıncaklar...Tahterevallilerde öğrendik biz arşimet kanunlarını ilk olarak. Atlı karıncalar baş öğretmenimiz oldu, başlı başına hayatı öğrettiler bize. Başımızın döndüğü yerde atlı karınca düzeneği pat diye durdu. Bazen başımız zamansız döndü; bu kez düzenek durmadı ve şiddetli bir bulantıyı ve en sevdiğimiz tarafından hayal kırıklığına uğramanın acısını yaşadık ilk kez. Dondurmalarla anladık hayata bazen mola vermenin gerekliliğini. Yine dondurmalar öğretti bize; bazı ambalajlar ne kadar büyük ve cafcaflı görünseler de içindekinin de bir o kadar boş olduğunu. Bazen de küçük ambalajların içinden kocaman bir çikolata cenneti çıktı karşımıza.
Salıncakla kavradık yerçekimi kanununu ve çekim kuvvetini, tam anlamasak da. Ne kadar yükseğe çıkarsak çıkalım, salıncakla birlikte tekrar yere dönüşümüzü gördük; salıncağa ilk bindiğimiz zamanki yerimize geri döndük her sallanışımızda.
Çocuktuk gülümsemenin ne kadar güçlü olduğunu öğrendiğimizde. Biz gülümsediğimiz zaman, koca dünya bir an için durup başını bize çevirdi hep. Biz de onu oyuna getirmeyi öğrendik bunu anladığımız zaman. Biz ne zaman gülümsersek, dünya bütün işini gücünü bırakıp her seferinde bize dönerdi.
Salıncakla kavradık yerçekimi kanununu ve çekim kuvvetini, tam anlamasak da. Ne kadar yükseğe çıkarsak çıkalım, salıncakla birlikte tekrar yere dönüşümüzü gördük; salıncağa ilk bindiğimiz zamanki yerimize geri döndük her sallanışımızda.
Çocuktuk gülümsemenin ne kadar güçlü olduğunu öğrendiğimizde. Biz gülümsediğimiz zaman, koca dünya bir an için durup başını bize çevirdi hep. Biz de onu oyuna getirmeyi öğrendik bunu anladığımız zaman. Biz ne zaman gülümsersek, dünya bütün işini gücünü bırakıp her seferinde bize dönerdi.