“
Sfenks!” diye ünledi bir anda “
seni adi kum yığını karı, ne de güzel otuyorsun öyle” kafasını öne eğerek devam etti lafına “
ah keşke Mısırlılar da değerini bilseydi senin, civarında çikolata, ciklet çöpleri hiç yakışıyor mu sana?”. benim odaya girdiğimi fark etmediğini anlayınca, içimdeki piç veleti durduramadım. arkasından sinsi bir mağaza tezgahtarı gibi yaklaşıp “
kırılsın putlar, oynasın Sfenks!” diye haykırdım kulağına. vay arkadaş nasıl bir insan hiç görmediği bir yapıya aşık olabilir ki. gerçi hakkını da yemeyeyim, ansiklopediler ve hazreti google ile koordineli çalışması sayesinde, her köşesini biliyor olabilirdi Sfenks Heykelinin. her ansiklopedinin ilgili harf ve sayfasında dolaşmış, google images’de kötü çözünürlüklü dahi olsa her resmine bakmış, google earth’deki yuvarlak dünya üzerinde (dünya’nın yuvarlak olduğunu oradan öğrendi muhterem) iki mouse darbesine, eliyle koymuş gibi bulabiliyordu Sfenks’ini, tek taş pırlantasını. cidden aşıktı ona. yanına bir varsa ah bir varsa taşını toprağını öpecekti.
muhterem dostum, ev arkadaşım, çatalkaram, çingenem simgeselleştirmeleri ve putsallaştırmaları iyi bilirdi, becerikliydi bu konuda. sadık bir putördü hatta. bu işe sanatçıların “fun clup” üyesi olarak başlamıştı, sonraları değişik futbol takımlarına fanatik taraftarlık yaptı. zaman ilerleyip üniversiteyi kazanınca daha ‘entel’ putlar yarattı kendine. mesela bir dönem ideolojilere taktı kafayı Che Guevera t-shirt’ü, şapkası, şortu, pantolonu, çantası, posteri ve bilimum ıvır zıvırıyla doluydu envanteri. Che’nin kemikleri sızlıyordur şimdi.
rüzgar nereye esse oraya dönen yapısı gereği bir dönem islama da yöneldi. hatta bir ara birlikte Cuma namazına bile gittik. çıkışta içimdeki piç velet yine dürttü beni ve haddim olmayarak bir sınava tabi tuttum dostumu. “
ya hu” dedim “
İslamın rengi ne renk?” garibim gururla yanıtladı, cevabından emin ya: “
yeşiiil”. Allah affetsin o an tutamadım kendimi yapıştırdım ensesine şaplağı “
nah yeşil!” dedim “
islamın rengimi olur ulan!”. baktım ki bozuluyor işi şakaya vurdum “
kırılsın putlar, görünsün altın varaklar.”
benim muhterem dostumun geleceğini görmüş olacak ki, pamuk validesi adını İbrahim koymuş. belki Asaf Halet Çelebi’yi rüyasında görmüştür. kim bilir, belki de annesi Asaf Halet’e “sen söylersen dinler bu çocuk. bir şiir yaz ve benim İbrahim’im de dinlesin” demiştir. “
vur patlasın, put kırılsın” demiştir içinden de.
kapitalist simgelere, marka değerlerine ve uhrevi putlara seslenmiş Asaf Halet, amma velakin kapı duvar. bari annenin subliminal mesajını dinleseydin be İbrahim. sonun böyle mi olacaktı.
Hay bin Sfenks!
İBRAHİM
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
Asaf Halet ÇELEBİ
3 yorum:
Asaf Bey'i tanıma fırsatım olmadı çok erken ölmüştü. Ama eşi,Nermin Hala'yla sohbetlerimiz olabildi çok şükür, ömrünün son on yılında tanıdım. Bazen anlatırdı eşini ve diğer şairleri, burada şiirini görmek içimi bir hoş etti şimdi
Genç insanlarca hatırlanması ne güzel Asaf Bey'in hala...
sizin adınıza çok sevindim. ne mutlu size.
biz yeni nesil takipçileri olarak Asaf Halet beye derin bir saygı ve sevgi besliyoruz.
hatta kullandığım her sosyal mecrada sıkca anarım kendisini.
bkz: http://gregorumsamsam.tumblr.com/post/8357068828/kunala-vakit-geldi-kunala-dunyay-goreli-cok
Gidip yerinde görün Sfenks'i, konuşun onunla, bakın neler neler anlatacak size! :)
Yorum Gönder