En çok sevdiği şeydi yahut en iyi yapabildiği şeydi çalışmak. Onun için pekte bir önemi yoktu açıkcası bunun. Açıkcası son zamanlarda hiç bişeyin önemi yoktu onun için. Suratındaki tebessümü hiç kaybetmese de gözlerinin altındaki morluklar onu ele veriyordu. Saatlerce ekranın başından kalkmadan işini yapıyordu tek bir söz söylemeksizin. Arkadaşları tatile çıkmasını önerdiğinde ise buna gerek olmadığını sadece uyu düzenin bozulduğunu söyleyip geçiştiriyordu.
Işıkları kapatmışlardı. Sadece monitörden gelen cılız mavi ışık odayı aydınlatıyordu. Saat 11 olmak üzeriydi. Mesai biteli 5 saat olucaktı. Yavaşça koltuğunda gerindi. Artık yorgunluktan suratındaki tebessüm de kaybolmuştu. Eli yavaşça çekmesine gitti. Bir an duraksadı, etrafına bakındı. Kimse yoktu. Çekmeceyi açtı ve resmi çıkardı. Ekranın tam yanına koydu ve geriye doğru yaslandı. Bir süre hiç bişey yapmadan öylece durdu. Tüm yorgunluğu kaybolmuş gibiydi. Yavaşça ayağa kalktı, çantasını topladı. Resmi alıp ceketinin iç cebine yerleştirdi. Monitörün düğmesine bastı, artık tamamen karanlık olan ofiste cep telefonun yardımıyla ilerdi. Alarmı kurdu ve dışarı çıktı.
Yağmur hafif çiseliyordu. Bulutlar gökyüzünü tamamen kapadığından etraf tamamen karanlıktı. Caddeye doğru üşengeç adımlarla yürümeye koyuldu. Bu saatte taksi bulamıyacağı içinden iyi bir küfür salladı. Projenin tüm yükünü ona yıktığından dolayı şefini de es geçmedi bu küfür. Cadde tamamen ıssızdı. Tek tük uzaktan araba sesleri geliyordu. Bir üst caddeye yürümeye karar verdi ki bu karar onu ziyadesiyle rahatsız etti. Çinili sokak... Bir insanı sevebilirsiniz, onunla deli gibi konuşmak dahi isteyebilirsiniz. Lakin bu onu görmek istediniz anlamına gelmez hiç bir zaman. Evet, kendini kandırıyordu. O gerçekte olmadığı halde yanındaymış gibi davranıyordu. Şuan onun görmek tüm direncini yıkabilirdi.
Sokağa daha ilk adamını atmıştı ki korkusu bir parça daha arttı. Tam onun evinin önünde siyah bir araba duruyordu. Birini bekliyor gibiydi araba. Önce bir süre sokağın başında beklemeyi düşündü. Sonra kendine kızdı. Saçma bir düşünceydi ondan kaçmak. Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Arabaya yaklaştıkça farkında olmadan adımları daha da hızlanıyordu.
Birden gözleri karardı. Karşıdan 2 adam koşarak ona doğru geliyordu. Çantası elinden düştü. Kendini korumak için gardını aldı. Adamlardan ilki bağırarak üzerine atıldı. Son anda adamın ağzının ortasına yumruğunu geçirdi. Diğer adam daha temkinliydi. Arkasından duyduğu hışırtı tüm dikkatini dağıttı bir anda. Adam bunu fırsat bilip bacaklarına doğru bir tekme salladı. Tam diz kapına geldi tekme, sendeledi yere çömeldi. Tam o anda sırtına sertçe ikinci tekmeyi geçirdi adam. Yüz üstü yere kapaklandı. Burnu fena acıyordu, sanırım birazdan kanamaya başlıyacaktı. Elini yavaşça ceketinin içine sokmaya çalıştı. Silahını alıp kendini korumaya çalışıcaktı.
Korna sesiyle irkildi. Eli ceketinin iç cebinde öylece arabanın içindeki kadına bakıyordu. Arabadaki adam camı araladı. Ağzına gelen ilk küfürü savurdu. Kadın rahat olmuşcasına adamın vitesde ki eline dokundu, adam sakinleşti. Kadın indi, yavaşça yanına geldi. Eli hala ceketinin cebindeydi. Kadın direk olarak göz bebeklerine baktı ve ''git'' dedi. İkinci bir sözcüğe gerek yoktu. Yerden yavaşça çantasını aldı, uzaklaşmaya başladı. Sokağın sonuna geldiğinde yağmur artık iyice hızlanmıştı. Fotoğrafı cebinden çıkardı. Kanalizayona doğru giden su birikintisine bıraktı.
0 yorum:
Yorum Gönder