14 Şubat 2011 Pazartesi

BELA yayında...

Bela, Kitap Yurdu'nda satışa başlamıştır(14 Şubat) efendim. Bu gecenin en güzel hediyelerinden biri buydu. Bela, sizleri bekliyor.
Selamlar...

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=576087


“ Gitmek hep zordur. İnsanın yürek gardırobu tıka basa doludur.

Çünkü hayallerini, umutlarını, sevinç ve üzüntülerini, ilkleri, sonları,

yağmuru, gözyaşını ve sevgilerini koymuştur içine. Çok ağırdır. İnsan

taşınırken/giderken en çok bu yükün altında ezilir.”

Yürek Gardırobu’ndan SNB

İnsanın ilk kelimesi belâ. Bela, kabul etmek, evet anlamına geliyor; ama aynı zamanda bela, dert ve üzüntü anlamına da geliyor. Bu yüzden bela, bazen teslimiyetken insanda; bazen de isyan olarak karşımıza çıkıyor.

Cem, Nursu ve İstanbul; Giz ve Işık; Toprak ve Suaytan’ın, hayatlarının bir anında birleşen yazgıları, sonra tamamen dağılan. Birbirinden bağımsızmış gibi duran tüm bu insanların bir bütünü oluşturmaları ve bir şekilde bir kazayla ortak bir anı paylaşmaları... Birbirlerinden farklıdırlar, hayatları farklı, yaşam kültürleri farklı, hayata bakışları farklı, zevkleri farklı ama bir şekilde aynı ana/olaya tanıklık ederler ve o anın/olayın parçalarından birini oluştururlar. O ortak andan sonra asla aynı insan olamazlar, büyük bir kırılma yaşarlar ve alakasız gibi duran küçük bir ayrıntı, yaşam parçası, acı… bu insanları birbirine kopmamacasına bağlar/ayırır. Sorgulamalar, aşk, sevgi, kin, nefret, aldatılma… Hesaplaşmalar en dibine kadar yaşanır ve tüm taraflar kendi sorgulamalarını bitirmeden, diğerini anlayamazlar ve affedemezler, ne zaman ki sorgulamada asıl sorgulamanın kendilerine karşı olan hesaplaşma olduğunu anlarlar, işte o vakit suçlu görünenin aslında varlığıyla, yaptığıyla suçlu olmadığını anlarlar ve hayat kaldığı yerden devam eder ama asla aynı şekilde değil. Parçalanmış olarak ve bu parçalarla yeni bir bütün oluşturarak.

Bilinçakımı, flashbackler, onlarca yapıta, kurgu kahramanına, işaret ve sembollere göndermeler, yer yer sürrealist bir havaya bürünen, iki farklı zaman düzleminde birçok kahramana ev sahipliği yapan post-modern bir anlatı Bela. Sorgulamalar: Sevgi, aşk, pişmanlık, dostluk… Sorgulamalar: Gerçeklik ve kurgunun gerçekliği - bu gerçeklikle paralel olarak sorgulatılan yazgı-… Yazılan mı olur, yoksa olan mı yazılır? Ve insanın ismiyle karakteri ve yazgısı arasındaki bağlantı nedir?

Tüm bu sorulara, sorgulamalara verilen cevap: Bela. Kimi kabul, kimi red anlamında; kimi teslimiyet, kimi isyan anlamında… ve tüm hepsini bulabileceğiniz roman: Bela.

Hayata bir de Bela’nın gözünden bakın…




5 yorum:

insandan kaçan hümanist dedi ki...

sonunda çıktı. ya bu kitap çıkacaktı ya biz helak olacaktık. artık bunu okuyp sıradakini bekleyebiliriz. eline sağlık suzan.

insandan kaçan hümanist dedi ki...

ooo suzan ağzından bal damlıyor. söz bu sefer ben en erken geleceğim.

Unknown dedi ki...

hayata birde belanın gözünden bakın.. bakarken film gibi satırlar.. satır aralarında biraz Cem biraz Nursu biraz Toprak biraz Suaytan olmak.. kendini bulmak biraz Giz biraz Işıkla.. kitap bitmesin isterken hızla devrilen sayfalar.. müthiş kurgu.. Yürek Gardırobuna sağlık..

sevil dedi ki...

Selam Suzan.
O nurlu gecede gelen kıymetli hediyen hayırlı olsun.Allah kalemine kuvvet versin,beğeniyle okunan ve satış rekorları kıran nice kitaplar yazman dileğiyle...

Unknown dedi ki...

gözünüz aydın :)

Yorum Gönder